17 Mayıs 2013 Cuma

Küslüklerim

Uzun zaman sonra sizlerleyim. Verdiğim arada yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum sizlere. Aynı okulda 11. sınıfta birlikte okuduğum sıra arkadaşım ile uzun bir küslük yaşadık kendisi çok yakışıklı biri aynı zamanda :). Bir anda ben uyurken mesaj attı.
'Ben bu okuldan kimseyle küs mezun olmak istemiyorum.'
'E ne istiyosun?'
'Aramızda bir sorunun kalmamasını.'
'Tamam. Yok.'
'O zaman barışmamızın şerefine yarın okul çıkışı bir şeyler yapalım'
'Yarın konuşuruz. İyi geceler.'
diyerek bitirdim mesajlaşmayı. Ertesi günü hiç konuşmadık. Son ders bir mesaj.
'Gidiyoruz dimi?'
'Olabilir. Nereye?'
'Eskiden hep gittiğimiz cafeye.'
'Ok.'

Neyse gittik. Sigaralarımızı aldık. Oturduk kahve
 söyledim ben kendime o da çay içmek istedi. Cüzdanımı ve cep telefonumu masanın üzerine koydum. Hep aynı mevzuular YGS puanları hedefler falan...
Uzun süre öylece boş boş konuştuktan sı-onra cüzdanımı aldı eline. Dikkati cüzdanımın şişkin olması çekti. Para mı dolu? dedi. Gülerek. Hayır, içinde belirli kişilerin anılarını saklıyorum o yüzden. dedim. Bakabilir miyim? dedi. Bak dedim.



 

Abartıyorum belki ama, en yakın arkadaşıma açılırken gözyaşlarımı sildiğim peçetem, Rimel'e iyi günlerimizde aldığım sakızın kağıdı, mektuplar, sevdiğim insanalrın saç telleri, ilk nargile içişimin sipsisi gibi gibi çokça şeyler sakalarım. Baktı hepsine tek tek. Çöp bunlar olum ne diye saklıyosun? dedi. Çöp değil onlar anı, dedim sertçe. Bozuldu biraz.
Hangi erkekte bu kadar anı gördün, dedi?
Banane diğer erkeklerden, dedim.
Yüzüme baktı.
Ben herkes gibi değilim ben faklıyım tamam mı anla bunu dedim.
Tamam, dedi. Sustu.

Anlayacağınız barıştık. Fark varmı eskisinden yok. Aynı mal... Görünce merhaba merhaba... Dahada ilerisi olamaz zaten. Eskisi gibi olmamızı isteyecektir fakat iş işten geçti. Ben Eski Mert değilim....

2 Mayıs 2013 Perşembe

Zorlanışlarım

Hasta yatağımda sizlerle buluşuyorum bu hafta. Merak etmeyin hafif bir üst solunum enfeksiyonu sadece ama en ufak hastalığı abartarak komadaymış gibi takıntılı davranmak huy olmuş bende. :)
Saklanmaktan; kimseye belli edememekten sıkıldım. Bir erkeğin elini tutup Kordon'da keyfimce dolaşamayacak olmaktan, Kadifekale'nin surlarına çıkıp İzmir'i izleyemeyecek olmaktan, Kemeraltı Çarşısı'nda rahatlıkla dolaşamamaktan, Kızlarağası Hanı'nda el ele göz göze sevdiğim erkekle damla sakızlı kahve içemeyecek olmaktan sıkıldım.



Yine bir umutla bekliyorum o günleri.
Umut dedik
Umutlandık
Umut içinde

Umutlu olmamaktan başka çaremiz var mı sizce? Elimiz kolumuz ayaklarımız bağlı nereye kadar gidebileceğiz bilmiyorum böyle sürünerek.
Gün gelecek, evet o gün gelecek...
Sevdiğimizin elini tutarken utanmayacağız hiçbirşeyden. Korkmayacağız tepkilerden. Anlayacklar, anlatacağız. Biz bir elimizde içki şişesi bir elimizde bıçakla dolaşan eşkıya değiliz ki! Biz bir elimizde sevdiğimiz olsun, diğerinde bize aldığı çiçek demeti...

                                            
Hayatın kalbi, hüznümün perçeminde atıyor
An ki; bir çarpıntı vuruyor hayallerime
An ki; bir son nefes sessizliğinde suskun
Ölüm, sanki çok eskiden öldürmüş hayatı

Hayatın eli, yüreğimin eli üzerinde
Belki de çok daha derinlerde
Düşüş öncesi tutunduğum bir dal
Ya da ayağı tökezlemiş kalbime umut


Hayat, bir anne gözleriyle gülümsüyor yüzüme
Bakışlarındaki saf duygular ışıyor hislerime
Ve âmâ olmuş bir ömre yeniden can katıyor
Binbir eleme bulanmış yetimliğime inat

Hayat benim erken susmuş dilimin sözcüsü belki de
Sessizim; kendi kabuğunda kendiyle dertleşen
Yalnızım; yek başınalığında esrarını O'nunla çözen
Ey Hayat! İçimi ve dışımı resmet bana gizliden

Bittiğin gün, başladığın sonsuz andır...

Esen  kalın. Görüşmek üzere..

Sosyal ağımız çok hoşuma gitti. Sizde şuradan girebilirsiniz anacım.








25 Nisan 2013 Perşembe

Teşekkürler Tanrım

Özel olduğumu düşünüyorum. Eşcinsel olmamın bana bir lütuf olarak bahşedildiğine inanıyorum. Evet çok renkli bir kişiliğim, yerinde duramayan bir yapım, aşırı hassas ve kırılgan duygularım, bir o kadar da agresif bir karektere dahibim.
Eşcinselim evet ama ben bundan inanın rahatsız değilim. Neden bir başkası değilde ben diye serzenişte bir sitemde bulunmadım şimdiye kadar. Eşcinsel aşk ne kadar yaksada canı güzel bişey işte. Herşeye göğüs gerebilecek güç var sanki bende. Sanki bir süper kahraman gibi. Herkesin dertlerini dinlemek ve çözüm üretmekle görevlendirilmiş bir psikiyatr gibi, sanki üzgün insanları eğlendirmekle görevli bir palyaço gibi. Mutlu bir insanı gördüğüm zaman mutluluğunu paylaşmaya adanmış bir ömür sanki. Hangi heteroseksüel bir erkek yaparki bunları?
Teşekkür ederim Allah'ım. Beni böyle yarattığın için teşekkür ederim.

18 Nisan 2013 Perşembe

Uğraşlarım

Merhaba sevgili blog okuyucularım. Bugün resimsiz* yani bana göre tatsız tuzsuz kuru bir yazı okutmak zorundayım maalesef şimdiden özür diliyorum sizlerden. Ben sevgiyi haketmiyorum! Evet evet haketmiyorum. Haketseydim sevdigim erkekte beni severde. Haketmiyorum ki istemeyerek bir kiza asik ettim kendimi. Vicdanen o kadar rahatsiz hissediyorumki kendimi. O kadar iyi anlıyorumki Bir erkeğe aşık olmanın ne demek olduğunu...
Ama dedim ya haketmiyorum işte. Ben her önüme gelen yakışıklı erkeği ayartmaya çalırşısam haketmem tabi. İlk önce gözlerine dik dik bakıyorum deli cesaretiyle. Konudan konuya atladığımın farkındayım. Evet bir kıza aşık ettim kendimi. Aslında kendime aşık ettim derken öyle özel bir çaba sarfetmedim. Sınıf arkadaşımın dershanesine ziyarete gittiğimde karşılaştık onunla. Numaramı almış WhatsApp'tan yazıp durdu. Uzun bir süre cevap vermedim ama daha sonra sıkıldım artık mesajlar insanı çileden çıkaracak safhaya ulaştı. İstemiyorum diyorum, anlamamazlıktan geliyor. En sonunda yalan söylemek zorunda kalıp hayatımda başka biri var dedim. Vazgeçmedi. Gurusuzluğun bu kadarını ne gördüm ne duydum. Tamam Kaan abiciğim tatlısın dedi de o kadar da değil yaneee. :)) Her neyse şimdi onunla uğraşıyorum anlayacağınız.

*Resimsiz: Yazımı cep telefonumdan yayınladığım için resimsiz yüklemek zorundayım.

5 Nisan 2013 Cuma

Kendime İtiraflarım

Merhaba. Bu yazımda kendime bile itiraf edemediklerimi buarada itiraf edeceğim. İlk yazımda da belirttiğim gibi, blog yazmamın sebebi kendime açıklayamadığım şeyleri buraya yazmak ve rahatlamak bir şekilde.
Her gördüğüm yakışıklı erkekle beraber olma istği!

Utanıyorum, bazen de tiksiniyorum kendimden. Bir
 türlü oturak, ağırbaşlı bir gay olamadım. Fıkır fıkır, eğlenceli, oturduğu yerde 5 dakika duramayan. Okulumda olsun, yolda giderken olsun, yakışıklı bir erkek gördüm mü; tamaaamm... Öyle bakakalıyorum ki. Ne bakıyosun kardişiiimm? diyen biri çıkmadı şimdiye kadar. :)

 Rimelim'e gelince.. Ygs sınavından sonra yaklaşık bir hafta kadar gelmedi yurda. Gözlerim hep aradı onu. Arkadaşına sordum, gelecek dedi. Tüm aksilikler beni bulduğu gibi yine sahnede..
Şimdi de yurttan benim ayrılmam gündemde. Yurt müdürüyle kavga etmem dolayısıyla.. Neyse zaten onu unutabilmek için bana...

Aslında hayalim ne biliyomusun? :)

İşte böyle biri. :D


31 Mart 2013 Pazar

Anlık Heyecanlarım

Az önce yaşanan fakat beni derinden etkileyen bir hadiseyi paylaşmak istiyorum. Annemin yakın akrabasının bir evine ziyarette bulunduk. Az sonra skype ile görüşme yaptı yakın akrabamızdan biri bende telefona yüklemek istedim. Bilgisayardan skype adresi almamız gerekmiş yukarı kata çıktık. Bilgilerimi sordu ismimi falan söyledim. Tam o sırada;
- Hoşgeldin Mert, dedi.
- Hoşbulduk, dedim tokalaştık.
Tanımıyorum kendisini o da beni tanımıyor. Az önce bilgilerimi verirken duydu diye düşündüm. Pembe Tommy-Hilfiger bir kazak ve bol eşofman altı giymiş, kirli sakallı ve renkli gözlü bir abi. Farklı bir şeyler hissettim bir anda.
- Playstation oynayalım mı? diye sordu.
Hoşlanmıyorum maçlardan, dedim.
Benden böyle bir cevap aldıktan sonra Pc'nin başına geçti. Facebook hesabını açtı uzun bir isim çarptı gözüme ilk başlarda. Daha sonra çaktırmadan baktığımda kız arkadaşıyla aynı Facebook hesabını kullandığını anladım tabi.
O an başımdan aşağıya kaynar sular döküldü resmen. Hışımla dışarı çıktım bir sigara içtim. Neden bir anda böyle olduğumu sordum kendi kendime. 18 senelik ömrümde ilk kez gördüğüm bir adam için neden...
Neden....?
İyi Geceler.


30 Mart 2013 Cumartesi

Kalp Kırıklarım

Bir heteroya aşık olmak...
Bile bile yanmak kül olmak demekmiş. Sesini duyunca bile kalbin yerinden çıkacakmış gibi olur. Hele bir de göz göze gelince...



Aynı yurtta kalıyoruz. Rimel'im demek istiyorum ona. O kadar güzel kirpikleri var ki. İlk zamanlar çok iyi dosttuk ama benim hislerim hep dostluktanda öteydi. Bu güzel günler kısa sürdü tabi.
Anladı...
İşte herşey o günden sonra değişti. Bana o kadar kötü davranmaya başladıki. Her gece gizli gizli haykırışlarımı bir ben bir Allah ve bir de onun en yakın arkadaşı biliyor. Ama arkadaşı o kadar ıyı nıyetli ki. Hetero olmasına rağmen bana hep destek oldu. Onunla ilgili herşeyi anlattı bana.
Dışa yansıtmadığı çok kötü özellikleri olduğunu söyledi. Beni soğutmak içinmi yaptı bilmiyorum.
Nasıl soğuyabilirimki?
O gülüşü...
Konuşması...
Sesi...
2 ay sonra mezun oluyorum. Bir daha hayatım boyunca onunla karşılaşmamayı diliyorum.
Sağlıcakla kalınız...


29 Mart 2013 Cuma

Merhaba

Kahve içmeyi çok severim hele kokusuna bayılırım desem yeridir tabiri caizse. Herhalde bizimkiler akşam kahvelerini içtikten sonra başladılar beni dünyaya getirme çalışmalarına.

Blogu açma sebebime gelince;
Gerçekten gayların kimseye anlatamadıkları açamadıkları duygu ve düşüncelerini bir platformda daha rahat bir şekilde paylaşıyor olmaları.

Din unsuru;
Aşırı dindar bir ailede yetiştim. Allah'a ve peygamberlere ve kitaplara inanırım fakat hiç bir dinin insanların istedikleri gibi bir yaşam sürmelerine karışmaz düşüncesindeyim. Bize düşen kulluk vazifelerini, ibadetlerini yerine getirmek.

Siyaset;
Benim haklarımı savunacak,işte bu diyerek güle oynaya oy vermeye gideceğim bir siyasi parti yok ama kötülerin içinde en iyisi diyerek AK Parti'yi destekliyorum efenim.

İnsani ilişkiler;
Çok sosyal bir yapıya sahibim. Dışarıda geçirdiğim vaktin yarısını bile geçirmem evde. Hiç tanımadığım ama konuşmam icab eden kişilerle sanki kırk yıllık ahbap gibi samimiyimdir.

Tanıştığıma memnun oldum. :)